Ekonomiye Dair

Bilhassa hazır giyim sektöründe yaşanan durgunluğun üreticiler ve satıcılar nezdinde nerede son bulacağı herkesçe merak konusu. Pandemi sürecinde Çin’in denklem dışında kalması ve artan navlun maliyetleri bizlere yepyeni kapılar ve pazarlar açmıştı. Ülkemiz, geleceğin modellerini tasarlayabilen, rekabetçi bir biçimde üretebilen ve bunu en iyi koşullarla sunabilen yapısıyla pandemi boyunca ekonomik anlamda kazançlı çıkmıştı. Uzun yıllar 160-180 milyar dolar bandında asılı kalan yıllık ihracatımız çok kısa bir zaman diliminde 250 milyar doları yakalamış ve geçmişti. Yepyeni alıcılar, yüksek adetli siparişler ve yoğun taleple karşı karşıya kalan sektörlerimiz bu süreci yoğun bir tempoyla geçirdi. Kademeli olarak pandeminin sonlanması ve Uzak Doğu’nun tekrardan oyuna dahil olması resmi kısmen değiştirdi. İki yıla yakın bir süredir kabuğuna çekilen Çin artık üretime ve ihracata iştahlı bir biçimde pazarlara giriş yaptı. Ancak bu defa komşularımız Rusya ile Ukrayna arasında savaş baş gösterince durum tamamen değişti. Üretmek isteyen Çin’in aksine en büyük pazarımız olan AB’de resesyon söylentileri baş göstermeye başladı. Ruble karşısında artan döviz kurları ithal ürünlerin Rusya pazarındaki fiyatlarını yükseltirken halkın alım gücü umulmadık bir biçimde düştü. Avrupa Birliği’nin II. Dünya Savaşı’ndan beri yabancısı olduğu enflasyon kavramı ise tekrardan yaşlı kıtanın gündemine giriverdi. Öyle ki, başta Doğu Avrupa olmak üzere (%10-%20 aralığında), Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkeler dahi eksi enflasyondan %5-10 aralığında enflasyon rakamlarıyla tanıştılar. Merkez Bankalarının sürekli faiz arttırmasına karşın fiyatlardaki yükseliş devam ederken, talepteki azalışla birlikte küresel anlamda büyük bir çıkmazın içerisine girildiğini görmüş olduk. Bu yeni ekonomik yapıda faiz artışına rağmen hem enflasyon yükseliyor hem de talep sürekli düşüyordu.


Global ölçekte bir stagflasyon sarmalının kapısında debelenen ülkeler hala iktisadi ve mali anlamda bu soruna bir çözüm bulabilmiş değiller. Bilinen bir gerçek var ki bu amansız soruna kısa zamanda çözüm bulmak pek de kolay görünmüyor. Çin’in üretim hevesi ve arz kapasitesi had safhadayken bu defa talepte beklenen ışık istediği seviyede değil. Ülkemiz bu amansız sürece üretim, ihracat, iç talep ve tedarik zincirinin sağlıklı işleyişi adına faizi düşük tutma politikası güderek giriş yaptı. Uzunca bir süre sanayiciyi ayakta tutmayı amaçlayan bu program büyük ölçüde başarılı oldu. Avrupa’nın aksine resesyona girilmedi, çarklar istendiği şekilde döndü, üretim ve ihracat aksamadı, aksine arttı. Lakin gelinen noktada fazla ısınan ekonominin artık kısmen soğutulması gerekliydi çünkü mali yönden düşük faizle oluşan genişleme politikası enflasyonu tetiklemiş ve bu defa talep merkezli bir yüksek enflasyon kıskacına girilmişti. Şimdi talebin makul seviyelere çekilmesi adına zaruri olarak faiz oranlarını arttırmak ve tüketici talebini keskin bir biçimde düşürmek gerekliydi. Ülkemizin güncel maliye politikası kanımca; talebi istenen seviyeye çektikten sonra enflasyon da belirecek bariz düşüşle birlikte ekonomik dengeleri arzulandığı biçimde bir dengeye oturtmaktır. Bu süreçte yapısal reformlar hayata geçirilecek ve böylelikle ülkemizi refaha taşıyacak bir ekonomiye hep birlikte kavuşacağız.

Halihazırda ülkemize olan yabancı yatırımcı ilgisi de bu politikanın en önemli meyvelerindendir. Belirttiğim gibi buradaki en stratejik gösterge ve değişim sinyali enflasyondaki gözle görülür düşüş olacaktır. Ardından faiz ve para politikaları argümanları işlevsel bir biçimde kullanılarak piyasaların rayına oturtulması sağlanacaktır. Gelinen noktada artan faiz oranları sanayicilerimizi belirli ölçüde zorlasa da sürecin sağlıklı ilerlemesi ve istendiği biçimde nihayete kavuşması adına devlet ve millet işbirliğine her zamankinden fazla ihtiyacımız olduğu açıktır. Ülkemizin yerel para birimimiz olan Türk Lirası kullanımına dönük son yıllarda gerçekleştirdiği düzenlemeler de her üç beş yılda bir döviz krizi yaşayan mazimizi gelecek adına daha rasyonel bir yapıya kavuşturacaktır. En önemlisi işletmelerimizi zorlayan bu sürecin en az hasarla atlatılabilmesi adına ihracatçılarımıza sunulacak kredilerin en üst seviyeye yükseltilmesidir ki bu konuda atılan adımları da memnuniyetle karşıladığımızı belirtmek isterim. Ülke olarak çok daha güzel günlere hep birlikte kavuşmamız ümidiyle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyor, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı, hürmet ve rahmetle yad ediyorum.
Giyasettin Eyyüpkoca

Lasiad

Duyurular
06/03/2023
21/02/2023
12/02/2023
30/09/2022
06/08/2022
06/08/2022
02/08/2022
29/06/2022
29/06/2022
20/06/2022
20/06/2022
08/06/2022